Türkiye İsrail’e karşı “soykırım” davasına katıldıktan sonra ne olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davasına müdahil olmak için Lahey’e resmi başvuruda bulunacağını açıkladı. Bunun için bugün Lahey’de dosya sunulacak. Peki, Ankara’nın davaya müdahil olması ne anlama gelecek?

Diplomatik kaynaklara göre Türkiye’nin başvurusu, UAD Tüzüğü’nün 63. maddesine dayanıyor.

Bu madde, davaya doğrudan taraf olmayan ama Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni imzalamış devletlerin de davalara müdahil olmasını sağlıyor.

Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doktor Eğitim Üyesi Elif Gökşen, BBC Türkçe’ye verdiği demeçte “Teknik olarak burada katılan tarafın temel menfaati, uluslararası hukuk normunun nasıl yorumlanacağıyla ilgili. Ancak genellikle katılan taraf, uyuşmazlığın bir tarafının iddialarına daha yakın olacak şekilde dahil oluyor. Türkiye de uyuşmazlığın tarafı olan Güney Afrika lehine katılma talebinde bulunuyor” dedi ve ekledi:

“Türkiye dışında başka ülkeler de müdahil olmak için başvurdu. Sonrasında davanın taraflarının [Güney Afrika ve İsrail] yazılı görüşleri alınacak. Burada tarafların itirazı olursa, mahkeme müdahil olmak isteyenleri ve tarafları dinleyecektir. UAD süreçleri kısa zamanda sonuçlanan süreçler değil.”

Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Profesör Doktor Mehmet Rıfat Tınç da “Bu davadan sadece müdahil ve tarafları değil, tüm uluslararası toplumu ilgilendirecek bir yorum çıkacak” dedi.

Tınç, “UAD’nin soykırımlar ve katliamlarla ilgili üç dört kararı var, dolayısıyla bu dava, içtihatı anlayabilmemiz için çok önemli olacak. [Verilecek karar] herkesi etkileyecek, sadece Güney Afrika, İsrail ya da Türkiye’yi değil” diye devam etti.

Tınç, “Türkiye’nin dahil olması ayrıca bir önem taşıyor. Çünkü bu hukuki problemin ilgilisi, müsebbibi. Dolayısıyla Türkiye’nin tezine çok daha hassasiyetle, yakından kulak kabartılacağını düşünüyorum” dedi ve şöyle devam etti:

“Soykırım suçunun uluslararası hukukta tanımlanması konusu Türkiye için son derece önemli bir sorun. Bu yüzden Türkiye’nin tezi burada çok yüksek kalitede ve yüksek çözünürlükte olmalı. Her ne kadar siyasi bir hareket gibi gözükse de müdahil olma kararı çok hukuki, derin ve geleceği belirleyecek bir hamle.”

“Mahkeme ‘soykırım yok’ derse karar Türkiye için bağlayıcı olacak”

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Yargıcı Rıza Türmen, Türkiye’nin UAD Statüsü’nün 63. maddesi üzerinden davaya müdahil olma talebini değerlendirdi.

Türmen, “63. Madde kapsamında başvuru yapıyorsanız davada sözleşmenin yorumu söz konusudur ve bu sizi etkilemektedir. Bu Türkiye için geçerli. Çünkü açılan dava, soykırım sözleşmesiyle ilgili. Türkiye de bu sözleşmeye taraf devletlerden biri. Bu maddeden taraf olan devlet, sadece sözleşmeyle ilgili görüş bildirebilir. Davanın esasıyla ilgili görüş bildiremez” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Divan ‘burada soykırım yoktur, başka şeyler vardır’ diyebilir. Soykırımı ispat etmek için sadece adam öldürme kastı yetmez, belirli bir etnik grubu hedef almak gibi bir ek kasıt aranır. Bu ek kastı ispat çok güçtür. ‘Soykırım yoktur’ denirse bu karar Türkiye bakımından da bağlayıcı olacaktır.”

Türmen Türkiye’nin davaya taraf olması durumunda üstleneceği yükümlülüklere de dikkat çekti.

Eski AİHM yargıcı, “Başvuru talebi kabul edilirse Türkiye davaya taraf olacak. Davanın tarafı olarak esasa ilişkin görüş bildirmesi gerekecek. Bunların sağlam delillere dayanması gerekecek. İsrail’in Gazze’deki Arapları ortadan kaldırmaya yönelik özel kasta sahip olduğunu gösteren somut veriler ortaya koyması gerekecek. Bunlar Türkiye’nin elinde var mı? Oradaki insanlara gidip, oradaki somut verileri toplayıp bunlarla ilgili bir tez yaratılabilmesi lazım” şeklinde konuştu.

Türmen, Türkiye’nin UAD’ye yönelik geçmiş tutumunu da hatırlattı ve şunları söyledi:

“Türkiye her zaman UAD’den kaçmış bir ülke. İhtilaflarını götürmez. Siyasi bir mahkeme olarak görür. Ege’de kıta sahanlığı meselesinde vs. anlaşmazlıkların buraya taşınmasını istemedi. UAD’ye güvenmedi. Şimdi mahkemeye böyle güvensizlik duyan bir ülkenin buradaki davaya taraf olma talebi doğrusu enteresan.”

Şimdiye kadar hangi ülkeler davaya müdahil oldu?

Bugüne kadar Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı davaya katılan ya da katılacağını beyan eden ülkeler Türkiye, Filistin Yönetimi, İspanya, İrlanda, Belçika, Mısır, Meksika, Kolombiya, Nikaragua, Libya, Maldivler, Şili ve Küba.

Bu ülkelerin talepleri, henüz UAD tarafından onaylanmadı.

İsrail lehine davaya katılma niyeti beyan eden tek ülke ise Almanya.

Elif Gökşen, savaş suçları ve soykırım gibi meselelerin uluslararası hukuk alanında gündeme gelmesinin taraflar üzerinde baskı yarattığına dikkat çekiyor.

“Örneğin birbirinden ayrı hukuki süreçler olmasına karşın, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde insanlığa karşı suçların tutuklama talebi kapsamında tartışılması bile önemli bir farklılık ve ilerleme. Hukuki organlarda bir konunun tartışılması, taraflar üzerinde uluslararası toplum nezdindeki baskıyı artırıyor.”

Mehmet Rıfat Tınç da müdahil sayısının artmasıyla varılacak kararın meşruiyetinin de artacağını vurguladı.

Tınç, “UAD bir karar verdiğinde [Türkiye ve diğer müdahillerin] tezlerinin de dikkate alınıp o kararın ortaya çıkması, uluslararası hukukun oluşumunda önemli. Bunlar duyulmadan oluşumu yeterince meşru olmayacaktır” dedi.

UAD daha önce Ukrayna’nın Rusya’ya karşı açtığı soykırım davasında da 32 müdahillik beyanını kabul etti.

Aynı şekilde Gambiya ve Myanmar arasındaki davada da yedi ülkenin talebini onayladı.

“Soykırım” davasında son durum ne?

Güney Afrika, 29 Aralık 2023’te İsrail’e Uluslararası Adalet Divanı’nda dava açtı. İsrail’i Soykırım Sözleşmesi’ni (Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi) ihlal etmekle suçladı.

Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika’nın talebi üzerine Ocak’tan bu yana verdiği üç ayrı ara kararda, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılara derhal son vermesi gerektiğine hükmetti.

İsrail hükümeti ise, UAD’nin aldığı ara kararlara uymayacağını açıkladı.

UAD’de, Güney Afrika’nın davada görüş sunması için son tarihi 28 Ekim 2024. İsrail’in karşı görüş sunması için ise 28 Temmuz 2025 olarak belirledi. Davanın uzun yıllar sürmesi bekleniyor.

Türkiye, Aralık 2023’te açılan davaya müdahil olma niyetini ilk olarak 1 Mayıs’ta resmen duyurdu.

Uluslararası Adalet Divanı nedir?

Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde olan Uluslararası Adalet Divanı, BM’nin başlıca yargı organı.

Uluslararası Adalet Divanı, BM Genel Kurulu ve BM Güvenlik Konseyi tarafından seçilen 15 yargıçtan oluşuyor.

Mahkeme, BM üyesi ülkeler arasındaki sorunlarda yasal olarak bağlayıcı kararlar alabiliyor.

Ancak mahkemenin bu kararların uygulanmasını sağlamaya yönelik mekanizmaları sınırlı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir